Bu benim yazıp yönettiğim ilk kısa film olacak, daha bitmeden çok zaman ve emek verdim, manevi değeri çok yüksek.
Bu filmin bütün harcamaları kendi tarafımdan karşılanacak, bu durumda ekonomik gücüm yetersiz kalıyor. Sizin dekleriniz olmadan film gerçekleşemeyecek.
İhsan(22) İstanbul’da kağıt toplayarak yaşamını sürdürmektedir. Her gün Dolapdere’nin farklı sokaklarında dolaşarak çöpler toplar, değerli olanları satar, kalan değersiz ama ilginç bulduğu eşyaları evine götürür. İhsan’ın evi Dolapdere’de yıkık bir binanın bodrum katındadır, ama eve girince eski eşyalarla özenle döşenmiş bir yuva görürüz, akşam vakti ihsan o gün bulduğu bir takvimdeki tropikal sahilin resmine bakarak hayal dünyasına dalar.
Bir gün akşamüstü İhsan bir yokuştan aşağıya doğru kayarken, yol başında scooter kullanan bir genç kızla çarpışırlar ve ikisi de yere düşerler. İhsan hemen yerinden kalkar kızı kaldırmak ister ama elli pis olduğu için çekinir ve birkaç kez özür diler. Kız (201i yaşlarında) da özür diler hatta kalktıktan sonra çöp arabasından dökülen eşyaları toplamaya yardım eder. Sonra scooter’e biner ve yoluna devam eder, İhsan kızı gözüyle takip eder ve uzakta olmayan bir apartmana girdiğini görür.
Akşam eve gelir İhsan çay sigara içerek yine hayal dünyasına dalar, bu sefer hayal sahnesinin içinde o kız vardır. İhsan o kıza Leyla adını takar.
Ertesi gün gelir, ihsan kalkar ve kızın kaldığı sokak taraflarında dolaşır, Leyla’yı görmeyi birkaç kez başaramazsa da inat ederek en son bir gün sabah onu apartmandan çıkarken yakalar. Uzaktan izler, Leyla ellindeki çöpü atar ve scooter’e binerek uzaklaşır, İhsan onun gitmesini bekler ve çöp kutusuna yaklaşır, kızın attığı çöpü karıştırır ve bazı şeyleri götürüp evde inceler.
Ve böylece İhsan Leylayı onun attığı şeylerle tanımaya başlar, onun sevdikleri yiyecekleri yer, onun dinlendiği müziği dinler. Böylece birkaç hafta sürer.
Bir gün sabah gelir İhsan her zamanki gibi çöpü atmasını bekler, fakat öğlene kadar kızı hiç görmez, ikinci gün ve devam eden günlerde de, İhsan kaygıya düşer.
Bir hafta geçer İhsan pes etmeksizin yine Leyla’nın apartmanın önüne gelir, kafasını kaldırır ve penceresine bakar, üzerinde yeni yapıştırılmış kiralık reklamını görür.
İhsanın o aşık olduğu yada olduğunu düşündüğü kızın adını öğrenme şansı olmayacaksa da bu onun için büyük bir dert olmamıştı. İhsan kıza en sevdiği kadın ismi Leyla’yı takar, ve kendi fantezi dünyasında bu ikili ilişkiyi kurar. İnsanların attıkları şeyler, o tiksindikleri çöpler aslında onların kişiliğin bir yansıması olduğunu düşünen İhsan, Leyla’nın her gün attığı çöpü karıştırarak onunla bir bağ kurduğunu düşünür, ve bundan mutluluk duyar. Tıpkı ‘Sevmek Zamanı’ filminde bir resme aşık olan Halil gibi.
İhsan hayal dünyası zengin, romantik, kimseye zarar vermeyen saplantılı bir çocuktur. Leyla’nın bir an ortadan kaybolması sanki elektriği kesilen film salonu gibi, İhsanın kurduğu fantezi dünya bir an kararır, o ‘kiralık’ yazısı kocaman bir duvar parçası gibi üstüne yıkılır, ama İhsan hala ayakta, çünkü o içinde yaşadığı bu acımasız gerçek dünyanın düzenine alışkındır. Gerçek hayatta masal yoktur, fakir oğlan zengin kız hikayesi sadece dizilerde olur. Sosyoekonomik durumu ona bunları öğretmişti.
Hem yönetmen hem yazar olarak bu filmde vurgulamak istediğim duygu yalnızlık ve kabullenmedir. Bireysel arzularımız bazen toplumsal hatta siyasal normlarla çatıştığında, toplumdan yabancılaşırız, yalnız hissederiz, çoğu zaman tek çare bakış açımızı değiştirerek kabullenme olur, bu şekilde hayatımızı anlamlandırırız ve yola devam ederiz. On senedir diasporada yaşayan bir Uygur olarak, Yalnızlık ve Kabullenme duygusunu her gün iliğime kadar hissetmekteyim.
Ama umudu hiçbir zaman kaybetmedim, İhsan da kaybetmedi. O yüzden bu filmin anlatım şekli melodram komedi olacaktır. Greta Gerwig’in yazdığı ve oynadığı ‘Frances Ha’ filmi referans alabiliriz.
1.05.2022
23.04.2022
Projenin ilk yorumunu yapmaya ne dersin?